Prostat Kanseri ve Prostat Kanseri Tedavisi

Prostat Kanseri Nedir?

Prostat Kanseri prostat bezi dokusunda gelişen habis (kötü huylu) tümörlere verilen addır. Tüm kanserlerde olduğu gibi prostat kanseri de prostat bezi dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğalıp, çevre dokulara yayılarak zarar vermesi ile oluşur. Erkeklerde en sık görülen kanser türü prostat kanseridir. Görülme sıklığı yüksek olmasına karşın prostat kanseri beklenen yaşam süresi uzun olan bir kanser türüdür. Erken teşhis yapıldığı durumlarda kanserden tamamen kurtulan hasta sayısı oldukça fazladır. Genellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan prostat kanseri, bütün kanser türleri arasında yaşla birlikte en hızlı artış gösteren kanser tipidir.

60 yaş üstü erkeklerde görülme sıklığı oldukça fazladır. Öyle ki prostat kanseri teşhisi koyulmuş hastaların %90’ından fazlası 60 yaş üzeri hastalardır. 45 yaş altındaki erkeklerde görülme sıklığı son derece düşüktür. 50 yaştan itibaren görülme riski artış gösterdiği için 50 yaş ve üzeri erkeklerin mutlaka düzenli tarama yaptırmaları ve rutin üroloji kontrollerini ihmal etmemeleri önemlidir.

Söz konusu kanser olduğunda ilk akla gelen soru şudur:

“Prostat Kanseri Öldürür mü?”

Prostat kanseri erken evrelerde yakalandığında iyileşme oranları çok yüksek olan ve dolayısıyla ölüm oranları çok düşük olan bir kanser türüdür. İlerleme süresinin uzunluğu da göz önünde bulundurulduğunda prostat kanseri olmuş ancak tanı almamış bir hastanın öldürücü olan son evreye gelmesi 10-12 yıl sürebilmektedir. Ve iyi haber, erken evrelerde tanı koyulan hastaların 5 yıllık bağıl sağ kalım oranları neredeyse %100’dür. Erken teşhisin önemi burada bir kez daha öne çıkmaktadır. Erken teşhisle tedavi edilme olasılığı çok yüksek olan bu kanser türünün, kansere bağlı erkek ölümlerinde ikinci sırada olması ise erken teşhise gereken önemin verilmediğini göstermektedir. Son yıllarda yapılan kanser taramaları, insanların kanser konusunda bilinçlenmesi sayesinde prostat kanserine bağlı ölümler %60 azalmış olsa da, bence bu oran yeterli değildir.

Diğer kanser türlerinde olduğu gibi prostat kanserinin de nedeni tam olarak bilinememesine karşın, riski artıran bazı faktörler olduğu bilinmektedir.

Prostat Kanseri Riskini Artıran Faktörler

Başında da belirttiğimiz gibi prostat kanserinin en önemli risk faktörü yaşlılıktır. Yaş ile görülme sıklığı arasında bu denli net bağlantı olan kanser türü çok azdır.

Yaş haricinde önemli bir risk faktörü de genetik yatkınlıktır. Ailesindeki erkeklerin (baba, dede, erkek kardeş, amca ve dayı) herhangi birinde prostat kanseri olan kişilerin genç yaşta da kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Öyle ki; baba ve erkek kardeşinde prostat kanseri olan birinde kanser görülme riski 5 kat artmaktadır. Diğer erkek akrabalarda kanser görülmesi durumunda ise prostat kanseri riski 2-3 kat artmaktadır.

Yapılan bazı araştırmalar beslenme alışkanlıklarının da prostat kanseri üzerinde etkili olabileceğini ortaya koymaktadır. Hayvansal yağlardan zengin, daha çok etçil, yüksek kalorili beslenme alışkanlıklarına sahip olan kişilerin prostat kanseri açısından daha riskli olduğu düşünülmektedir.

Hemen her kanser türünde ve birçok hastalıkta risk faktörü olan sigara kullanımı da elbette riski arttıran etmenler arasındadır.

Bunların dışında ultraviyole güneş ışınları, radyoaktif ışınlar ve bazı radyoaktif maddelere aşırı maruz kalınmasının da riski artırdığı düşünülmektedir.

Prostat kanserine karşı önlem almak için bu faktörlerden beslenme alışkanlığı, sigara kullanımı gibi değiştirilebilir ve önlenebilir faktörlere dikkat etmek çok önemlidir. Hayat tarzındaki olumlu yönde yapılacak değişikliklerle bir çok risk faktörü bertaraf edilebilir. Bunların haricinde genetik yatkınlık ve yaşlanma gibi önlenemeyecek faktörlere karşı yapılabilecek en iyi şey kontrolleri aksatmamaktır. Hiçbir şikayetiniz olmasa da 50 yaş üstündeyseniz rutin kontrollerinizi mutlaka yaptırın. Ailesinde prostat kanseri bulunan kişiler için bu durum 40 yaş ve altı için de geçerlidir. Unutmayın; erken teşhis tedavi başarısını artırır ve hayat kurtarır.

Prostat Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Prostat kanseri belirtileri arasında tipik ve net ayırıcı bir belirti maalesef ki yoktur. Erken dönemde prostat kanserinin hiçbir belirti vermemesi de sık karşılaşılan bir durumdur. İleri dönemde de verdiği belirtiler iyi huylu prostat büyümesi belirtilerine fazlaca benzerlik gösterdiğinden tanı koyulmasında üroloji uzmanının tecrübesi büyük önem taşır. Görülebilecek belirtiler şunlardır:

  • Bel, sırt, kasık, kalça ve uyluk bölgelerinde görülen ağrılar.
  • Sık İdrara çıkma.
  • Gece sık idrara kalkma ihtiyacı duyulması.
  • Ani idrar sıkıştırması ve idrarını tutamama.
  • Kesik kesik idrar yapma.
  • İşemeye başlarken ve işemeyi bitirirken zorlanma.
  • İdrar yapmada zorlanma yada idrar yapamama.
  • İdrar yaparken ağrı ve yanma hissi.
  • İdrar akımında zayıflama.
  • Ereksiyon zorluğu.
  • İdrarda veya menide kan görülmesi.
  • Ağrılı boşalma.

Prostat Kanseri Tanısı Nasıl Konur?

Prostat kanseri tanısı koymak için rektal muayene (parmak ile makattan prostat muayenesi) sonrasında kullanılan tanı yöntemleri;

  • PSA (Prostat Spesifik Antijen) kan testi
  • İdrar Tahlili
  • Transrektal Ultrasonografi
  • Multiparametrik Prostat MR
  • Sistoskopi
  • MR/US Füzyon Prostat Biyopsi

Burada detayına girilmesi gereken iki tanı yöntemi hakkında biraz daha bilgi vermek isterim.

PSA Testi ve Prostat Kanseri Teşhisindeki Yeri

  • PSA (Prostata Özgü Antijen) Testi Nedir?

PSA yani uzun adıyla Prostata Spesifik Antijen adı üzerinde prostat bezi tarafından salgılanan ve meniye karışan bir maddedir. PSA testi ise kandaki PSA değerlerinin incelenmesidir.

  • Kandaki PSA Normal Değeri Kaçtır?

PSA normal değeri laboratuvarlarda genel olarak <4 olarak görülse de yaşa göre normal PSA değerleri farklılık göstermektedir. Bu sebeple hekiminiz yaş faktörünü de göz önünde bulundurarak değerlendirme yapacaktır. 40 – 45 yaş arasında normal PSA <1, 50-60 yaş arasında normal PSA <2.5 iken  60-70 yaş arasında normal PSA <4 olarak değerlendirilir.

  • PSA Yüksek Olması Prostat Kanseri mi Demektir?

PSA testinin özellikle üstünde durmak istememin nedeni “PSA yüksekse kesin prostat kanseri” şeklinde toplumda oluşmuş yanlış kanıdır. PSA testi prostat kanseri teşhisi koymak için değil, prostat kanseri riskinin varlığının belirlenmesi için yapılan bir testtir. Yani PSA yüksek çıktıysa bu kanser olduğunuzu göstermez, ileri inceleme yapılmasına gerek olduğunu gösterir. Aynı şekilde PSA normal çıktığında da kesinlikle prostat kanseri olmadığı anlamına gelmez. Uzun lafın kısası PSA testi ile prostat kanseri riskine bakarız ve gerekli gördüğümüzde diğer tetkikleri yaparak ileri inceleme sonrası kesin tanıyı koyabiliriz.

MR Yardımlı Prostat Biyopsisinin Prostat Kanseri Teşhisindeki Yeri

  • MR Füzyon Prostat Biyopsisi Nedir?

MR Füzyon Prostat Biyopsisi hastaya özel bir prostat MR’ı çekilerek, MR yardımıyla biyopsi yapılması gereken kanser riskli bölgelerin belirlenmesi ve bu alanlardan incelenmek için örnek alınması işlemidir.

  • MR Füzyon Prostat Biyopsisinin Avantajı Nedir?

 MR Füzyon Prostat Biyopsisinin Avantajı; standart prostat biyopsisinde kaçırılması olası kanserli dokuların yakalanabilmesidir. Şöyle ki; standart biyopside prostat periferik zonu – yani kapsül kısmı- 12 parça olarak bölgelere ayrılır ve bu bölgelerin her birinin rastgele bir yerinden parçalar alınır. Ultrason cihazının kanserli bölgeleri ayırt edememesinden kaynaklanan bu durum da rastgele alınan örneklerde kanser hücresi saptanamamasına, kanserli hücrelerin kaçırılmasına neden olabilir.  MR Füzyon biyopside ise MR yardımıyla kanserli olabilecek bölgeler belirlenip dijital ortamda işaretlenir. Bu görüntülerin özel ultrason cihazlarına yüklenmesi ile direk MR’ın işaret ettiği kanser riski olan bölgelerden parça alınabilmekte ve böylelikle kanserli hücrelerin atlanmasının önüne geçilebilmektedir. MR prostattaki 0,5 cc üzerindeki saldırgan kanserleri görüntülemede özellikle çok başarılı bir araç olduğu için hayati önemdeki prostat kanserlerinin teşhisinde son derece yardımcıdır.

Prostat Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Prostat kanseri tedavisinde uygulanacak yöntem tümörün evresine, hastalığın belirtilerine ve hastanın mevcut sağlık durumuna göre değişir. Uygulanacak tedavinin belirlenmesi üroloji uzmanı, hasta ve hasta yakını ve gerekli olduğu durumlarda onkoloji uzmanı tarafından hep birlikte değerlendirilerek yapılmalı ve hastaya uygun, en doğru yöntemle bir an önce tedaviye başlanmalıdır. Yine uygulanacak tedavinin süresi ve olası yan etkileri hakkında hastanın bilgilendirilmesi tedavi sürecini kolaylaştıracaktır. Ayrıca hastaların tedavi sonrasında günlük hayatlarında ve seks hayatlarında yaşayabilecekleri değişiklikleri, hastanede ne kadar kalacaklarını ve daha birçok şeyi merak etmektedirler. Bu durumlar hastadan hastaya ve tedavide uygulanan yönteme göre değişiklik göstereceği için bu yazımızda genel bilgi veremiyoruz ancak hasta merak ettiği her şeyi tedavi öncesinde doktoruyla detaylı görüşmelidir. Prostat kanserinin tedavisinde lokal ve sistemik bazı tedavi seçenekleri uygulanabilir.

Lokal tedaviler, prostat kanserinin yok edilmesini amaçlayan tedavilerdir. Cerrahi tedaviler ve radyoterapi lokal tedavilerdir.

Sistemik tedaviler ise kanserin yayılmasını önlemek amacıyla uygulanır. Hormon tedavisi prostat kanserinde sistemik tedavi olarak kullanılır.

Prostat Kanseri Evreleri

Prostat kanseri 4 evre olarak sınıflandırılmıştır. Prostat kanseri tedavisinin nasıl yapılacağı konusunda karar verilmesi için en önemli belirleyici kanserin hangi evrede olduğudur. Prostat Kanserinin evreleri şu şekildedir:

  • 1. Evre Prostat Kanseri: Erken evre de denilen bu evrede rektum muayenesi sırasında kanser saptanamaz. Genellikle prostat büyümesi nedeniyle yapılan prostat ameliyatı sırasında cerrah tesadüfen kanser varlığını bulur. Kanser sadece prostattadır ve bu evrede yakalanan prostat kanserinin tamamen iyileşme oranları çok yüksektir.
  • 2. Evre Prostat Kanseri:  Kanser 1. Evreye göre biraz daha ilerlemiştir ancak hala prostat sınırlarındadır. Prostat dışına yayılım yoktur. Bu evredeki prostat kanserinin de tedavisi için cerrahi ve cerrahi dışı seçenekler bulunur ve iyileşme oranları yüksektir.
  • 3. Evre Prostat Kanseri: Kanserin prostat dışına yayıldığı evredir. Bu evrede kanserin seminal veziküllere yayıldığı gözlenebilir ancak lenf nodlarına yayılımı söz konusu değildir.
  • 4. Evre Prostat Kanseri: Kanserin lenf nodlarına, yakın kas dokulara ve organlara ve vücudun diğer bölgelerine yayılım göstermiş olabileceği son evresidir. Prostat kanserine bağlı ölümlerin çok büyük kısmını bu evredeki vakalar oluşturur.

Prostat Kanseri Ameliyatı (Radikal Prostatektomi)

Prostat kanserinde kullanılan cerrahi tedavi yöntemleri genel olarak “Radikal Prostatektomi” şeklinde adlandırılır.

Radikal Prostatektomi operasyonlarında prostat, kapsülü ile birlikte çıkarılır ve ayrıca prostat bezinin salgıladığı spermlerin hareketine yardımcı salgının (ejakülat salgısı) büyük bir kısmını sağlayan veziküla seminalis de çıkarılmaktadır. Gerekli görüldüğü durumlarda, bazı vakalarda pelvik damarlar bölgesindeki lenf bezleri de çıkartılmaktadır.

Radikal Prostatektominin genel prosedürü aynı olmakla birlikte farklı yöntemlerle uygulama yapılabilmektedir. Radikal Prostatektomi çeşitleri şunlardır;

Açık Radikal Prostatektomi: Açık ameliyat şeklinde yapılan Radikal Prostatektomi çok uzun yıllardan beri kullanılan ancak günümüzde yerini diğer yöntemlere bırakmış bir prostat kanseri ameliyatı. İyileşme sürecinin uzun sürmesi, kanama miktarının fazlalığı, sondalı kalma süresinin uzunluğu, büyük bir kesi ile yapılmasından dolayı daha çok enfeksiyon riski ve bıraktığı büyük ameliyat izi gibi dezavantajları yüzünden daha modern yeni tekniklere göre daha az tercih edilmektedir. Yine de bazı durumlarda bu klasik yöntemin uygulanmasının daha faydalı olduğu vakalar karşımıza çıkmaktadır.

Laparoskopik Radikal Prostatektomi : Kapalı yada Robotik Prostat Kanseri Ameliyatı diye tanımlayabileceğimiz yöntem. Açık ameliyata göre daha yeni ve hasta için birçok açıdan daha konforlu bu yöntemde karın duvarına açılan 4 – 5 adet küçük kesi ile bu kesilerden karın içerisine yerleştirilen kamera ve diğer cerrahi cihazlar sokularak yapılır. Cerrah dışardan robotik konsol ile içerdeki cerrahi cihazları yöneterek Radikal Prostatektomi operasyonunu gerçekleştirir. İşlem sırasında karın içerisi karbondioksit gazıyla şişirilerek hem karın içi organlara hasar verilmesi riskinin önüne geçilir, hem de daha iyi ve detaylı bir görüntüleme sağlanarak kanserli hücrelerin tamamının temizlendiğinden emin olunur.

Daha küçük kesiler sayesinde iyileşme sürecinin kolaylığı, enfeksiyon riskinin daha az olması, daha az sondalı kalınması, günlük hayata dönüş süresinin kısalığı gibi birçok açıdan açık ameliyata göre avantajlı olan laparoskopik prostat kanseri ameliyatı, başarı açısından açık ameliyata üstünlük sağlamasa da aynı başarı oranlarını yakalamıştır. Yani etkinlik olarak iki yöntemin bir farkı yoktur ancak robotik cerrahi daha konforlu iyileşme imkanı sunmaktadır.

Radikal Prostatektomi ameliyatlarında başarıdan söz edilebilmesi için 5 temel unsur (PentaFecta) bulunmaktadır. İlki tümörün tamamen temizlenmiş olması, ikincisi idrar tutabilme yetisinin sağlanması, üçüncüsü ereksiyonun korunması, dördüncüsü tümörsüz bir cerrahi sınır elde edilmesi, beşincisi ise komplikasyonsuz bir cerrahinin yapılmasıdır.

Tümörün tamamen temizlenmesi konusunda başarı sağlanmasında en önemli etken Radikal Prostatektomi yapan cerrahın tecrübesidir. Tümörün temizlenmesinde açık ya da kapalı sistem ameliyat yapılmış olmasının hiçbir önemi yoktur, zira iki yönteminde bu konuda birbirine herhangi bir üstünlüğü bulunmamaktadır. Yani bu durumda tümörün tamamen çıkarılması operasyon şekline değil, operasyonu yapan cerraha bağlıdır diyebiliriz.

Yine idrar tutabilmenin sağlanması açısından da açık veya laparoskopik yöntemin seçilmesinin sonuca bir etkisi olmayacaktır.

Ereksiyonun korunması ise yine seçilen yöntemden bağımsızdır ancak kanserin evresi ile doğrudan ilgilidir. Ereksiyonun korunması ister açık ameliyat, ister robotik cerrahi ile yapılsın ancak tümörün prostat içiyle sınırlı olduğu durumlarda mümkündür. Radikal Prostatektomiye ek olarak geniş lenf dokusunun da çıkarılmasının gerekli olduğu lokal ileri evre kanserlerde, ereksiyonun korunması mümkün olmamaktadır.

Tümörsüz bir cerrahi sınır elde edilmesi ise ameliyat sonrası gelecekte biyokimyasal olarak kanda PSA değerinin yükselmemesini sağlamaktır.

Komplikasyonsuz olarak cerrahinin yapılması ise ameliyat esnasında herhangi bir aşırı kanama ve çevredeki diğer organ yaralanmaları…vs gibi durumlardan kaçınmaktır.

Radyoterapi

Radyoterapi küçük boyuttaki ve prostatı aşmamış, yayılım göstermeyen tümörlerde ameliyata alternatif olarak kullanılan bir tedavidir. Işın Tedavisi olarak da bilinen radyoterapi iyonize radyasyon verilerek kanserli hücrelerin yok edilmesini amaçlayan ve birçok kanser türünde kullanılan bir tedavidir. Prostat kanserinde radyoterapi kesin iyileşme şansı sağlar ve ameliyatlarla kıyaslandığında etkinlik açısından aralarında bir fark saptanamamıştır. Bu sebeple uygun evredeki hastalar tarafından ameliyattan daha çok tercih edilen cerrahi dışı bir tedavi yöntemidir. Ortalama 7 hafta süren ve haftada 5 gün uygulanan bir tedavidir.

Brakiterapi

Brakiterapi prostat tedavisinde tek başına ya da yardımcı tedavi olarak kullanılabilen bir tedavidir. Dahili radyoterapi şeklinde de adlandırabileceğimiz brakiterapi, tümörün direkt içine radyoaktif madde içeren kapsüllerin yerleştirilmesi işlemidir. Bu tedavinin uygulanabilmesi için yine kanser evresi önemlidir ve tümörün prostat içinde sınırlı olduğu evrelerde uygulanabilir.

Neler Var?
    Add a header to begin generating the table of contents
    Neler Var?
      Add a header to begin generating the table of contents